31 Temmuz 2007 Salı

NEO KLASİSİZM

NEO KLASİSİZM ( Yeni Klasikçilik )

18. y.y. in ilk yarısından itibaren Avrupa sanatında belirgin bir değişim gözlenir. barok anlayışa ve rokoko sanatın aşırı taşkın süslemeleri ile sembolik tavrına tepki olarak doğan bu sanat anlayışının amacı barok öncesi donemin saf kabul ettikleri sanat anlayışına dönmektir. Antik devir hayranlığının sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Bu akıma mensup sanatçılar için önemli olan çizgi ve form olup renkler ve ışık etkileri bütünüyle bir çizgi ve form bileşkesine bağlıdır. Antik form anlayışı her şeye hakimdir. Neo-klasik anlayışı Fransız ihtilali ile çakışan bir ölçüde de Napolyon devrinin sanat anlayışı olmuştur.
Sanatta yeniden ilkçağ unsurlarının ön plana çıkması anlamına gelir. Bu dönemde, eski Yunan ve Roma tarzı tekrar canlandırılmıştır. Bu akım özellikle Barok Sanatı’nın aşırı süslemeciliğine duyulan bir tepkidir. Neoklasik resim : Yeni tarzın teknik özellikleri, ışığın getirdiği etkilerden uzak, perspektif ve derinlik aramayan, arka plana ağırlık veren -keskinleşen- çizgilerdir. Bu akımın en büyük ustası Jacques Louis David’dir18.yy.ın ikinci yarısından önce İtalya’da daha sonra Fransa, Almanya ve öteki Avrupa ülkelerinde gelişen ve eski Yunan ve Roma örneklerine dayanan sanat üslubudur. 1750’lilerde Barok ve Rokoko sanatının aşırılığına ve yapaylığına karşı bir tepki ve antik çağ sanatına karşı yeni bir hayranlık biçiminde ortaya çıkmıştır. Antik Yunan ve Roma sanatının yeniden araştırmaya yöneliktir. Bilimsel olarak bu terim altında iki görüş açıklanmaktadır. Klasisizm halkındaki ilk görüş 16. yyda İtalyan mimar Andrea Pallodio tarafından ortaya konulmuştur. Pallodio ilk çağ Roma mimarisini ayrıntıları ile inceleyerek ilk klasisizmin temellerini atmıştır. Pallodio klasisizmi 1600’lerden sonra İngiltere’ye tümü ile yerleşmiş, etkileri buradan Amerika’ya uzanmış, diğer Avrupa ülkelerinde de derin izler bırakmıştır. Bu üslubun özellikleri sadelik, açıklık, ölçü, orantıların düzenliği, plastik çıkıntılı unsurlardan uzaklaşma gibi şeylerdir. İlk klasisizmin öncüsü olan Pallodio’nun yapıtlarına örnek olarak Venedik’teki Sen Jorj Lisesinin Vicenza’da Olimpico Tiyatrosunu, Rotando Villasını ve Bazilike denilen Belediye binasını verebiliriz. İkinci görüş ise 1770-1830 arasında Avrupa’da görülen ve Barok ve Rokoko’ya karşı bir tepki olarak görülen neo klasisizmdir. Bu görüşün güçlenmesinde en etkin rolü Alman bilim adamı Winckelmann oynamıştır. Winckelmann’nın 1764’te ilk çıkan Sanat Tarihi adlı 8 ciltlik bir kitap yayınlayarak Klasik Arkeolojinin kurucusu olmuş ve Antik Çağ sanat yapılarının yakın güzelliğini göstermeye çalışmıştır. Daha sonra Pompei’de yapılan kazılar Atina’daki anıtların İngilizler tarafından incelenmesi, antik sanat hakkında yapılan diğer yayınlar, ilk çağa karşı büyük bir hayranlık uyandırmıştır. Tüm Avrupa’ya yayılan Klasisizm’in en güçlü olduğu ülke Fransa’dır. Neo klasizm Döneminde Resim Akımın sanat alanındaki ilk önemli temsilcisi ressam Mengs’dir. Mengs’n 1752’de akımın merkezi sayılan Roma’da kurduğu atölye yeni- klasik üsluba ilişkin yeni düşüncelerin yayıldığı bir tür uluslar arası merkez olmuştur. Bu atolyede çalışan sanatçılar arasında İngiliz Benjamin West, Gavin Hamilton, James Barry ve Adam Quotremèrede Quincy bulunmaktadır. Yeni-Klasikçilik sanatçılardan çok yazar ve kuramcılar tarafından yaratılan bewlki de ilk sanat üslubudur. Winckelmann, 1755’te Kardinal Albini’nin kütüphanecisi olarak Roma’ya yerleşm iş ve aynı yıl yayımladığı Yunan Reaimöve heykel sanatındaki Yapıtların Taklit edilmesi üzerine Düşünceler adlı kitabında sanatın Yunan’ın özü olan “soylu yakınlığı ve sakin yüceliği amaçlaması gerektiğini vurgulamıştır. Onun güzel anlayışına göre sanatçı güzele ulaşmak için doğaya bakmak ama kusurusz olmadığı için ondan aldıklarını düzeltmelidir. Neo Klasisizm döneminin en ,ünlü ressamları Fransa’da yetişmiştir. Bu dönemde 17.yynın büyük ustası Poussin’den örnek alınmıştır.
"Sanatın en arı kaynakları önümüze açılmaktadır. Bu kaynaklardan nasibini alabilenlere ne mutlu. Bizler için büyük olabilmenin taklit edilemez düzeye gelebilmenin tek yolu eskileri taklit etmektir" diyen Werke in der Malerei und Bildhauedrei Klasik Yunan heykeltıraşlığının soylu sadeliği ve huzur veren büyüklüğü telkin ettiği tezini savunmuştur. Bu aynı zamanda, Neo - Klasizmin de kuralıdır. Neo - Klasik Stilin kurucuları mevkiinde olan resim sanatçılarının örnek olarak gözleri önünde ancak, yunan vazoları üzerindeki resimlerle Pompei ve Hercılanumda ortaya çıkarılan ikinci derecede önemli fresklerdir. Buna göre; resim sanatçıları Neo - klasik kavramını zihinlerinde yaratmak zorunda idiler. O zamanki toplum, artık Fetes Galanteslerin kır eğlencelerini konu edinmiş bulunan eserleri beğenmez olmuştu. İhtilâl fikri neo - klasik sanatın konu ve ifadelerinde yerini bulmalıydı. Yeni sanat ilkesi; sanatın herkes tarafından kolaylıkla anlaşılır olmasını, beşeri ideali, ruh yüceliğini güçlendirmesini ve yaşatmasını istiyordu. Resimde en geniş ölçüde açıklık elde edebilmek için desene büyük önem veriliyor; renk, boya ikinci plâna düşüyor ve ancak tuvalin konusunu anlatan deseni daha belirgin hale getirmek için kullanılıyordu. Konular genelde eski Yunan ve Roma ozanlarının, tarihçilerinin eserlerinden aktarılmıştır. Eski heykeltıraşlıktan esinlenerek, doğayı ya düzelterek ya da idealleştirerek ifade etmişlerdir. Aynı zamanda harekete önem vermişlerdir. Onlara göre gerçek resim sanatçısı tarihsel konuları değişik boyutlardaki tuvallerine aktaran sanatçılar olabilmekte idi. ANNE - LOUİS - GİRODET DE ROUCY - TRIOSON (1767 -1824) "Endymionun Uykusu" tablosu sanatçının gösterişe önem verdiğini belgeler. Yumuşak, fakat oldukça yapay bir ışık, figürleri okşamaktadır. Bu sanatçı zamanın edebi eserlerinden aldığı konuları değerlendirmiştir.

Antonio Cannova(1757-1822)
Johan Gottfri Schadow(1764-1860)
Jacques Louis David(1748-1825)
Jean Pomuste Dominique Ingres(1780-1867)
Jacque Louis MARATIN OLUMU

Etiketler:

0 Yorum:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa